8 Kasım 2008 Cumartesi

Şehir

A. Hamdi Tanpınar'ın 'Beş Şehir'ini okumaya başladım. Eserdeki şehirler, üstadın bulunduğu ya da kendisi üzerinde izler bırakan Ankara, Konya, Erzurum, Bursa ve İstanbul... Düşünmeden edemedim ki bunlar onun Beş Şehri, peki ya benimkiler? Belki yaşım dolayısı ile benimkiler henüz 5'i bulmuyor ama listem oldukça haşmetli en azından: doğup büyüdüğüm şehir olan Manisa, üniversite hayatım boyunca bulunduğum ve Manisa yıllarında dahi hayallerimin baş köşesi olan İstanbul, bir vesileyle yolumun uzandığı ve de bir buçuk sene içerisinde misafir olduğum, eşimle beni buluşturan şehir Linköping ve de şu an itibariyle ikamet ettiğim, her ne hikmetse Manisa yıllarımda yine hayallerimin bir taraflarında olan dede yadigarı şehir Saraybosna! Ne ilginç bir karışım değil mi; Manisa, İstanbul, Linköping, Saraybosna... Hepsine dair çok sözler var içimde ki üzerlerinde bir eser yazılma kategorisinde olmaları da bu yüzden. Her bir şehirden ayrılırken aramızdaki ilişkinin hangi boyutlarda kaldığını bilmiyorum ama sanmıyorum ki bir şehirle olan bütün bağınız kopabilmiş, aranızdaki alıp verme işi tamamen halledilmiş olsun. Bir şekilde ekleniyor içinize işte. Sanıyorsunuz ki bulunduğunuz yerde sabah kalkıyorsunuz ve de bir ek o sabaha uyanıyorsunuz. Değil aslında! Nice sabahlarına uayndığınız o bütün öbür şehirlerin sabahlarına da uyanıyorsunuz aynı anda. Hangi otobüsler yola çıkıyor sabahın o vaktinde, hangi okullara gider şehrin çocukları, ağaçlarından hangi tür yapraklar boşanır, yağmurları nasıl yağar hepsini hepsini biliyorsunuz, verili oluyorlar içinizde.
...
"Beş Şehir'in asıl konusu, hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır." (A. Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, 1999)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Tanpınar'ın 6. şehrini de hesaba katınca, 6-5-4 üçgeninde mekik dokuyan biri olarak, her birinin ayrı ruhları olduğunu, damarlarında gezinirken hepsinin de nerde olduğunu iliklerine dek hissettirecek karakterleri olduğunu, hiç birinde kendimi bir diğerinde gibi hissetmediğimi farkediyorum. her yere aynı "ben" i götürüp, ayrı hissetmenin güzelliği, ruhu olan şehirlerde bulunmanın ayrıcalığından olsa gerek. kendinden kaçmak klişesi değil bu, kendine kaçmak; derinlerdeki.

şimdilik üç şehrim var. dördüncü ruhu merak ediyorum doğrusu.

Hafsa dedi ki...

"Her yere aynı "ben" i götürüp, ayrı hissetmenin güzelliği, ruhu olan şehirlerde bulunmanın ayrıcalığından olsa gerek." Eyvallah... Aşk ol ironi ya, blog açmışsın da haver vermiyosun :( Selametle...

Adsız dedi ki...

editli özür beyanıdır:

Tanınar'ın 6. şehri demişim, A.Turan alkan'ın demek isterken, düzeltiyorum.

hayatmın ne kadarından haberdar edebiliyorum bilmiyorum. ben deunutuyorum büyük bi kısmını zaten. ama artık biliyosun işte, beklerim:)