8 Aralık 2008 Pazartesi

First Bajram in Sarajevo

This is my first bajram (it is written like that in Bosnian because there is 'y' in Bosnian alphabet :) here in Bosnia. I was excited how it would be here. The first day was even better than I expected. First, in the morning, I woke up with music coming from outside. Some guys were acting live music for bajram and, of course for getting tip also. Then I went to girls' dormitory to have breakfast with so many people. It was really nice. Especially the food part was really nice, I ate a lot :)) But how could I resist? Look at those..Then I have visited another dorm, again to eat :) By the way, I saw so many flower sellers on the streets, if someone would like to buy while visiting their friends, relatives etc. I also saw so many families who were going to visit in their nice clothes, as the same in Turkey. The day is not over for me yet, I have one more place to go, of course to eat again :)
...
The mosques are lightful all around the city. People tried to follow the rules of Kurban and tried to share among each other.
All in all, as how Bosnian says it, "Bajram Serif Mubarek Olsun!"

6 Aralık 2008 Cumartesi

Üniversitede Bir Hoş Sada

Dün akşam üzeri Hakan Albayrak bizimle idi üniversitede. Ben kendisini yazılarıyla tanırım, konuşmasını dinlediğim hiç olmamıştı. Faat fark ettim ki konuşması, yazmasından bin kat daha hoş. Yaklaşık 4 saat sohbet etti bizlerle. Sohbet diyorum ama aslında o konuştu, biz dinledik. Saraybosna'ya ilk geldiği zamanlardan (93 yılı) şimdiye değin Saraybosna anılarından bahsetti. Savaş zamanları tabii bunlar. Başlangıcı ise uzunca bir vakit Boşnak ne demek, Bosnalıların yüzyıllar öncesi tarihinde neler var gibi konulara ayırdı. Bereketli, zevkli, içten, doğal bir sohbetti velhasılı kelam. 4 saate yakın dinledik ama hiç usanmadık dinlemekten. Sağolsun... Aşağıda, onun dün bizlere dün seyrettirmek istediği ama teknik nedenlerle gerçekleşmeyen 'Saraybosna Sevgilim' belgeselinden ilk kısmı koyuyorum. Ha bir de Tezkire dergisinin bir sayısı tamamen bu isimle sürüldü piyasaya. Her bir yazıyı okumaktan büyük zevk almıştım. Hakan Albayrak ile Boşnak eşi Emira'nın da yazıları mevcut bu sayıda. (Bu arada, bana ait olmayan bu dergiyi sahibine versem bir an önce hiç fena olmayacak :)

5 Aralık 2008 Cuma

Ortaya Karışık

Until now, I have tried different living styles like living with my family, living in a dorm with people whom I have not decided to stay with, living in a dorm with people whom I have decided to live together wit living with my brothers without our parents, living in a corridor (means both be alone and not be alone) and now living alone in an apartment. It was one of my biggest dreams to live all alone by myself in my own apartment. Now I am having it. BUT... I am experiencing it just after another type of living style; living together with one whom you have decided to live together, even for whole your life... Yes, after experiencing this type of living, now my previous dream doe not seem so attractive anymore. Instead, I can not eat my dinner via sitting on a table but sitting on sofa next to TV. I am not so eager to cook, to shop, to clean so much around the apartment. Now I know that it is not the best type of living style if you have experienced the best one; to share with the one who you would like to share with so many things. Time is waiting for this nice way of living again.
...
Ömür denilen şeyde ekstra her gün belki de daha önceki eksikleri, aksaklıkları, hataları görüp düzeltilme şansından ibaret. Neden böyle düşünüyorum şimdi? Doğru diye sorgusuz hayatımda uyguladığım şeyler bir vakit gelip yanlışa götürünce ve bu olay sık sık yaşanınca, hem de bazen düşünce sistemimdeki temelleri hareketlendirir hale getirince nasıl olur da böyle düşünmem. Şimdiki olay ne peki? Sanıyordum ki genel öğrenci profilinden farklı, sorgulayıp, araştırıp öğrenmeye çalışan br öğrenci tipiydim üniversitede, en azından bazı dersler için. Gel gör ki "Statistics" dersi verdiğim şu dönemde bu yargımı sorgular oldum. Sonunda da tamamen aslında öyle olmadığına karar verdim, en azından bu ders için. Meğer hoca gelip yazmış, ben de anlıyorum sanıp, ek de okuma yapıp, formülü ispatı şudur budur uğraşınca sanmışım ki her şey yerli yerinde. Nerdeee! En basitinden şunlarda bile aksaklığım varmış meğer, test etmek istediğimiz şeyi neden hipotez testine alternatif kısma yazıyoruz, ne demek hipotez testi yapmak aslında, z ne, t ne, vs. vs. Durum şu ki, farketmesek de öğrendiklerimizi öğrendiğimiz kişiler bir çember çiziyor etrafımıza. Görülmez çember. Onların kendilerine daha önceden çizdiği ya da onlara da çizilen ve de belki fark etmeden başkalarına da çizdikleri... "Introduction to Probability and Stat,st,cs" dersinde böyle hissetmiyorum mesela. Çünkü ben lisansta böyle bir ders almadım. Çemberim olmadı etrafıma çizilen. Şimdi sınırsız bir alanda istediğimce at koşturabiliyorum. Sadece okul için mi bu böyle? Hayır, belki de yaşamın her alanı için! Bir teori ya da görüş vardı, kimindi hatırlayamıyorum ama, bu tarz çemberlerin olmaması için tüm ilk öğretenlerden ve öğretilerden uzaklığı savunan bir görüş. Marksizm kokuyor değil mi? Olabilir. Yorgunum, hep hatalarımı bulmaktan, düzeltmeye çalışmaktan... Bir gece de yastığa başımı koyduğumda uzun yıllar değişime uğramayacağını bildiğim bir şey olsa ya!