5 Mayıs 2010 Çarşamba

Bu Böyle Gitmez!

Sizlere bugün başıma gelen ama yalnızca benim başıma gelmeyen yaygın bir Saraybona (ve belki de Bosna) probleminden bahsedeceğim. Şehir boyunca uzanan tramvay hattı, buranın sakinlerince ve bendenizce en çok kullanılan ulaşım hattıdır. Her yerde olduğu gibi biletle binilir. Kanaatim odur ki uzunca yıllar Bosna sakinleri biletle binme alışkanlığından uzaklaşmışlar ve gişeler dahi olmadığından fark edilmemişlerdir. İşte şimdilerde bu handikapı önlemek için hemen her durak başı 3-5 kişi ile tramvaya girip sizi didik didik eden tramvay görevlileri ortaya çıkmıştır. Düşünce olarak güzel olan bu fikir uygulama yüksek derecede sömürülere yol açmaktadır. Bugün itibariyle evim civarından bir arkadaş ile Başçarşı'ya doğru tramvaya bindik. Biletlerimizi makineye okutup sakince oturduk. Sonra ara bir durakta inip alış-veriş mahallinde dolaştıktan sonra yeni biletler alıp tekrar tramvaya bindik. Biner binmez de biletlerimizi okutmaya çalıştık. Arkadaşın denediği arka mahaldeki makine çalışmayınca o ilerledi öne doğru. Baktım aynı anda kontrol edenler girdi ve arkadaşla konuşmaya başladılar. Saflık bu ya yardım ediyorlar diye düşündüm. İş uzayınca ben de ilerledim onlara doğru. Ne konuştuğunu zorlukla anlayabildiğimiz adamlar ve de bir kadın görevli şunu demeye getiriyorlar; siz aslında bu duraktan binmediniz, çok önceden beri oturuyorsunuz çünkü biz sizi gözetliyorduk, bizi görünce bilet basmaya geldiniz vs. vs. Benim sinirler gerilmeye başladı. Dedim ki biz az önce bindik, şimdi de bileti okutmaya çalışıyoruz ama siz bunu önlüyorsunuz, bir de yalan söyleyip etrafımızı sarıyorsunuz onca kişinin önünde. İstiyorsanız gidin o bindiğimiz duraktan önce girdiğimiz dükkandakilere sorun orada olduğumuzu (isbatla anlayacaklarını düşünüyorum ya yine). Kimliklerimizi alıp apar topar indirdiler bizi sonra. İngilizce konuşan tek kişi bizimle konuşmayı reddetti. Söylediklerimizi de pek kale almadılar zaten. Polisi çağırırız, konsolosluğu ararız falan dediler (sanki adam öldürdük!). Bir tanesi birden 'haram' yapıyorsunuz demeye getirince bende şalterler attı. Benim ellerim biletle dolu, şu senedir bir durak bile biletsiz gitmemişim ve böyle bir ithamla yargılanıyorum ya içim cız etti. Baktım adamlar para istiyor, vermezsek çirkefleşecekler; cebimdeki son 24 km (yaklaşık 24 tl) yi 'haram olsun' deyip çekip verdim. Ama tüm günüm zehir oldu. İmdiii, sayın okuyucu, sana şu sonuçları çıkaracağım:
  • Saraybosna polis ve teftiş şahısları nereden para koparacaklarını bilemeyip son zamanlarda şehrin muhtelif yerlerinde kırmızı ışıktan karşıya geçen yahut biletsiz tramvaya binen (ve de özellikle yabancı olan) kişileri sömürmektedir. (Gerçi bizim durumumuzda biletli olmak da yetmedi ya!)
  • Bu tarz olaylar olduğunda kuzu bir millet olan Bosna halkı gerçeği bilse bile hep sessiz oturup seyretmektedir. (Bu özelliklerini sevmiyorum. Seni kesseler, kimse müdahele etmez!)
  • İşin kötüsü şudur ki bu tarz olaylar karşısında şikayet edilecek daha üst bir makam yoktur zira tramvay görevlisi 26 isterse polis 50 ister!